Nagihan Şahin ile Röportaj

Ece Gamze

BF-Moderatör

Neşeli, pozitif ve enerjik biriyim. Kitapsız ve filmsiz bir hayat düşünemiyorum. Gülümseme ve iletişim hayatta en önem verdiğim şeyler:)

                     Yeni ayın ilk röportajı çok sevdiğim arkadaşım Nagihan'la😊

                    Naifliği, anlayışı, nezaketi...

  2022 yılında blog buluşmasında tanıştığım çok sevdiğim arkadaşım. Blog buluşması için Sinan'la çok uğraşmıştık ve iyi ki orada bir araya gelebilmişiz. İyi ki seni tanımışım. Dışarıda da devamlı görüştüğüm her şeyden konuşabildiğim, her zaman destek olan arkadaşım. Çok güzel bir röportaj yaptık kendisiyle, samimi cevaplarıyla onu daha yakından tanıdık😊

       Bloğuna mutlaka uğrayın!   

Sözü çok uzatmadan röportaja geçelim😊

Bize kendinizden bahseder misiniz?
  1977 İzmir doğumluyum. Endüstri Mühendisliği okudum ve bir süre mesleğimi yaptım. Daha sonra sadece edebiyata odaklandım. Bu odaklanmamın meyvelerinden olan ikinci öykü kitabım Hece Yayınları’ndan kasım ayında çıktı. Evliyim ve şimdilik Ankara’da yaşıyorum.

Bloğunuzu açmaya nasıl karar verdiniz? Blog isminizi nasıl buldunuz? En sevdiğiniz bloglar hangileri?
  Bloglar yeni yeni duyuluyordu. Bir kitap hakkında internette araştırma yaparken, o kitabı çok öznel ama çok güzel bir şekilde anlatan bir blog yazısıyla karşılaştım. O zaman ben de blog yazmak ve okuduklarımı, kimi düşüncelerimi paylaşmak istedim. 15 yıl kadar önce😊

 Blog adına gelince… Aslında ilk aklıma gelen “Mavi Kalem” idi. Maalesef o ad alınmıştı. “Mavi Kalemde” adını almayı denedim, olmadı. Sonunda “Mavikalemdekiler” adını aldım. İlk zamanlarda yazı gereci olan kalem aklımdaydı ama sonraları İngilizce başlıktaki gibi In My Blue Castle anlamını tercih ettim, yani kalem değil benim kalem şeklinde. Hâlâ bu adla kullanıyorum ve memnunum.

 En sevdiğim bloglar… Takip ettiğim blogları severim. Bazı genç blogları ise teşvik amaçlı takip ediyorum açıkçası. Son noktada, hız batağından kurtulup da yazmak ortak noktası olan bütün blogçuları önemser ve saygı duyarım. Blog atmosferi başkadır.

Yazı  yazmanın size hissettirdiği duygular? Yazı yazarken nelere dikkat ediyorsunuz?

  Çoğumuz gibi yazmak bende de kendiliğinden olan, kendini dikte ettiren bir eylem. Yazarken bir trans hali yaşıyorum diyebilirim, en bariz duygusu şu aralar bu. 

 Benim de çok sevdiğim, keyifle okuduğum Dokuzdolambaç ve Kuzeyde İki Kişi isimli iki kitabınız var, öyküleriniz çok güzel. İkinci kitabınızdaki öyküler ilk kitabınıza göre daha farklı geldi, çok çok beğendiğimi söylemeliyim. Kitaplarınızdan söz edebilir misiniz biraz?
  Teşekkür ederim. İki kitabım da kısa öykü (short story) denen türde öykülerden oluşuyor. İlk göz ağrım Dokuzdolambaç’ta da ikincisi Kuzeyde İki Kişi’de de birbirinden bağımsız, hatta çeşitli tarzlarda öykülerim var. Örneğin iki kitapta da mitolojik unsurlardan uzak kalamadım.

 İkinci kitabımda biraz daha atmosferi birbirine yakın tutmaya çalıştım öykülerde.  Bu öyküler ülkemizde ve dünyamızda son yıllarda yaşadığımız ve hoşlanmadığımız durumlara değiniler de içeriyor. Açıkçası birçok öyküde hareket noktam bunlar oldu. İnsanın kötü diyebileceğimiz yanları var içinde. Bunlara rağmen toplumsal öyküler değiller. Her zaman birey bazında yazdım.  Dört bölümden oluşuyor kitap. Kendi içlerinde bir bütünlüğü olan bölümler. Mesela Meskun Mahal bölümünde aynı semtte oturan karakterlerin hikâyeleri var. İlk bölümdeki öyküler ise daha çok kadın erkek ilişkileri, insanların bencilliği gibi ortak değinilere sahip desem yanlış bir cümle kurmamış olurum sanırım.  Ayrıca ironik yazmaya çalıştım ki şimdiye kadar gelen okur yorumu ve edebi eleştiriler bunu başardığım yönünde. Kullandığım üslubu ise çok çalıştım, benim için de bir deneme, kendime bir meydan okuma gibi gelişti.

 İlk kitapta ise  birbirinden tamamen bağımsız öykülerim vardı, atmosfer açısından da öyleydi.  3. Baskısı yeni kitabımla birlikte aynı anda yapıldı. Yani aslında iki kitabım birden çıktı diyebiliriz.

Öykülerinizde hayatınızdan izler var mı? Ben sanki birkaç öyküde öyle bir his aldım, yanılıyor muyum?
  Yazarlar olarak ne kadar inkâr etmek istesek de başkalarının olduğu kadar kendi yaşadıklarımızdan izler vardır yazdıklarımızda. Aslında öyle olması gerekmez mi? Yaşamadığımız, hissetmediğimiz bir şey hakkında ne kadar iyi yazabiliriz? Fakat bu noktada yazarın röntgenci gibi davranmaması ve otobiyografi olmadığı sürece deneyimlerini kurmacaya uygun bir hale getirecek bir süzgeçten geçirmesi gerekir. Bu yüzden yüzde yüz aynıyla yaşanmış şeyler değil, dediğiniz gibi izler vardır.


Kitaplarınızda kullandığınız dil çok yalın ve sade. Anlatımınız çok başka, çok beğeniyorum. Cümleleri okurken başka bir anlam ifade ediyor sanki. Yani demek istediğim cümleyi çok net anlıyoruz ama onun dışında sanki gizli kalmış bir anlamı da var diye düşünüyorum. Okurken bana öyle bir his geçti. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
  Çok teşekkür ederim. Ben sadece yazarken değil okurken de sade bir dili, tumturaklı, süslü bir dile tercih ederim. Tasvir ya da kelime oyunlarıyla bezenmiş, aşırı dil işçiliği içeren metinleri okumam çok zor oluyor bazen. Dil ve üslup yazının en önemli parçalarıdır. Bu noktada bir dengeyi tutturmak önemli, sade, yalın yazıyorsunuz ama okur bunu yavan bulmuyor. Demek ki iyi bir şey başarılmış. Hele de sizin söylediğiniz gibi katmanlar çağrıştırıyorsa bu benim adıma çok güzel bir şey. Bu güzel yorum için tekrar teşekkür ederim.

Hece Öykü edebiyat dergisinde de yazıyorsunuz? Dergide yazmaya ne zaman, nasıl başladınız? Biraz bu süreçten söz edebilir misiniz?
   Yazdıklarımı dergilere göndermeye başlamıştım. 2012’den itibaren Kurşunkalem, Deliler Teknesi gibi dergilerde yayınlanmıştı ilk öykülerim.  Hece Öykü’ye de göndermiştim. O zamanki editörden güzel bir cevap aldım. Sonrasında da öykülerimi göndermeye devam ettim. Öykü ve roman hakkında küçük yazılarım, kitap inceleme yazılarım da oldu. En çok öyküm Hece’de ve Hece Öykü’de yayınlanmıştı. Kitap dosyamı da aynı yayınevine gönderdim. Özel sayılarda, dosyalarda katkılarım oldu. Halen öykü ve yazılarımı Hece Öykü’de değerlendiriyorum. Son sayıda da bir öyküm var. Hece dergisinde ise bir roman inceleme yazım var.

En sevdiğiniz yazar ve kitap? Ne tür kitaplar okursunuz?
  Dönem dönem değişse de çoğumuzun bir ya da birkaç baş ucu kitabı, yazarı vardır. Benim de birden fazla.
  İlk aklıma gelen Jose Saramago kitapları ve Herman Hesse’nin Bozkırkurdu. Okurken tür ayrımı yapmam. Polisiye, fantastik ve bilimkurguyu ayrı severim. Bilimsel kitaplar, edebiyat çalışmaları da okuduklarım arasındadır.

İkinci kitabınız yeni çıktı ama üçüncü kitabınızı heyecanla bekliyorum kendi adıma. Benimle aynı fikirde  olanlar vardır. Yeni kitap ne zaman çıkacak? Roman yazmayı düşünüyor musunuz?
  Üçüncü kitabıma başladım. İnşallah arası çok uzamayacak. Roman değilse de bir uzun öykü yazıyorum. Benim yazı hayatına başlamam aslında çalınan bir romanımla olmuştu, onu belirtmeden geçmeyeyim😊

İnstagram hesabınızda sesli videolarınızı çok beğeniyorum. Bence bu videolardan daha çok olmalı diye düşünüyorum. Bu konuda farklı bir projeniz var mı?
Aslında böyle destekler artsa yine çekim yapabilirim😊 Bir taraftan da bayağı zaman alan bir iş. İstiyorum aslında.

Bir ara podcast yapıyordunuz. Nasıl başladınız? Devam ediyor mu?
  Podcast çok hevesle başladığım ama hastalık yüzünden bıraktığım bir alan oldu. Ücretsiz yazarlık atölyesiydi bir bakıma. Tamamen yazmaya odaklandığım için podcast’e dönmem zor gibi. Aslında en başında birkaç arkadaş birlikte bir şeyler yapacaktık ama su koyverdiler sağ olsunlar. Şaka bir yana podcast’ e tek başına yetişemem sanırım.

En sevdiğiniz kitap, film ve şarkı hangisi?
 Kitaplardan yukarıda bahsetmiştim. Filmlerde de en diye bir ayrım yapamam, beş-altıyı geçer.

Film olarak ilk aklıma gelenleri söyleyeyim: Büyük Budapeşte Oteli, Serçelerin Şarkısı. Şarkı olarak da bu ara çok dinlediğim biri: Black’ten Wonderful Life.


Kendinizi birkaç kelimeyle tanımlar mısınız?
 Değişim aşamasında olduğum için cevaplayamayacağım bir soru. Tanımlayıp çerçevelere sıkıştırmayalım hem kendimizi.

Hayatta en önem verdiğiniz şey nedir? En çok keyif alarak yaptığınız şey nedir?
  Ciddi bir soru. Herkesin refah içinde ve birbirine saygı duymayı bilerek yaşaması desem çok sosyolojik olacak. Olsun.  En çok keyif alarak yaptığım şey aslında gezmek. Onunla birlikte yazmak elbette.

Sabahları nasıl uyanırsınız? Sinirli misiniz, sakin misiniz?
 Sabahları telaşlı uyandığımı fark ettim.

En sevdiğiniz film repliği ve kitap alıntısını sormak istiyorum.
 Film repliği de çok vardır, alıntı da. Ama hafızamda onları tutamıyorum. Yakınlarda izlediğim bir Miyazaki filminden şunu söyleyebilirim ama: Kalp taşıması ağır bir şeydir. Tabii filmin (Howl’un Yürüyen Şatosu) bütününde çok daha anlamlı oluyor bu cümle.

Sanatı seviyorsunuz. Tiyatroya, sergiye gitmeyi seviyorsunuz. Hayatın bu yönüyle ilgilenmeniz çok güzel.  Düşüncelerinizi genel olarak öğrenmek isteriz.
 İnsan iki şekilde doyar. İlki karnını, ikincisi ruhunu doyurduğunda. İki türlü açlık da insanı yoruyor, bütünlüğünü bozuyor. Bu yüzden elimden geldiğince ruhu doyuran sanat işlerine giderim. Bu çocukken de böyleydi, içten gelen bir şey, aileden öğretilmiş de değil aslında.

Hangisini diğerine tercih ederdiniz? '' Ama'' kelimesiyle başlayan cümleleri mi? ''Keşke yapmasaydım'' kelimesiyle başlayan cümleleri mi?
   Hayatın bu döneminde keşkeleri bir tarafa atmayı öğrenmek gerek. Ama sözünü sık kullandığımı fark ettim, bu da değişmeli.

Marka olsaydınız sloganınız ne olurdu?
İlginç bir soru. Marka olsaydım… kapitalist düşünmem gerek…
“N.Narda’yla en iyi siz olacaksınız.” Nasıl?

Son olarak hayat mottonuz olan bir söz bırakabilir misiniz?
“Eğri yürüyorsa yıldızlar, sema senin mi yoksa benim mi?
Dünya tasası neyime? Dünya senin mi yoksa benim mi?”


Bu güzel röportaj için çok teşekkürler, 15 yıldır içinde olduğum blog camiasına da selam ve sevgilerimi gönderiyorum.


Biz sizinle röportaj yaptığımız için çok mutlu olduk.
Değerli vaktinizi ayırıp sorularımızı içtenlikle cevapladığınız için çok teşekkür ederiz.
Çok keyifli bir röportaj oldu. Başarılarınızın devamını diliyoruz ve hayatın size hep gülmesi dileğiyle:)

Umarım keyifle okumuşsunuzdur, tatlı bir müzikle hoşça kalın diyoruz😊


We G o o g l e We Blogger

Ece Gamze Yazar: | Rank: BF-Moderatör
Yazar Hakkında; Neşeli, pozitif ve enerjik biriyim. Kitapsız ve filmsiz bir hayat düşünemiyorum. Gülümseme ve iletişim hayatta en önem verdiğim şeyler:)

2 Yorum Yapılmış

Dikkat Son yapılan yorum en üstte olur.
Dikkat Spama düşen yorumlar denetimden geçerek yayınlanacaktır.
Dikkat Yorumlara resim ekleyebilmek için "[img]https://sngcl.com/bf/img/iurli.gif[/img]" kodunu kullanın.
Dikkat Reklam amaçlı linki bırakmak, hesabınızın geçici olarak engellenmesine sebep olur.

:)

;)

:D

:(

=(

:@

:X

:O

:P

:F

:Y

:A

<3


:T

:H

  1. Keyifle okudum. Yazarlık yolunda başarılarının devamını dilerim. Gamze bu güzel röportaj için sana da çok teşekkürler.🤗

    YanıtlaSil
  2. Blogger söyleşileri sayesinde yeni bloglar tanıyoruz. Devamı gelmeli.

    YanıtlaSil